YARDIM MI SAVAŞ MI

ABD ve İspanya tarafından depremlerde arama kurtarma ve insani yardım çalışmalarına destek için uçak gemisinin Türkiye’ye gönderilmesi, güvenlik endişeleri açısından tartışma konusu oldu.

Batı propagandasının öncüsü The Economist ise 6 Şubat tarihli haberinde, Türkiye ve Suriye’yi vuran depremi “kötü yapılaşma ve silahlı çatışmalar ölü sayısını arttıracak” alt başlığıyla dünyaya duyurdu. ABD’nin “Türk dostu uzmanlarından” CIA ajanı Micheal Rubin ise “Türk hükümeti, örneğin deprem bölgesindeki Kürt kasaba ve köylerine yardım etmek istemiyorsa, ABD bunu doğrudan yapmalıdır” açıklamasıyla deprem sonrası Türkiye’ye müdahale çağrısı yaptı.

Yugoslavya İç Savaşı esnasında ve sonrasında Batı’nın müdahalelerini haklı çıkarmak için sıklıkla başvurulan bu yöntem, yakın dönemde Haiti’de uygulandı. 2010’daki deprem sonrasında ABD, “deprem yardımı” bahanesiyle adaya 12.000 asker çıkardı.

Batı basınının satır aralarında verilen “Türk Devleti, bu depremin altından tek başına kalkamaz” mesajının altında Batı’nın çok sevdiği “insani müdahale” doktrini yatmaktadır.Felaketler sonrası bir başka Batı senaryosu 2005’te Pakistan-Afganistan sınırına yakın bir bölgede meydana gelen deprem ve 2022’deki sel felaketi sonrası ABD, Pakistan’da zaten yalpalayan istikrarı Afgan mülteciler üzerinden kaosa sürükleyen adımlar atmıştır.

Türkiye’de depremin gerçekleştiği illerdeki Suriyeli mülteci yoğunluğu düşünüldüğünde, gerekli önlemlerin alınmaması halinde ABD’nin benzer bir kışkırtmaya girişmesi olasıdır.

Diğer bir konu ise Mayıs ayında planlanan seçimlerin deprem nedeniyle düzenlenmemesi halinde ortaya çıkabilecek toplumsal sorunlar ve bu durumun Batılı kuvvetler tarafından olası manipülasyonudur. Türkiye ancak toplumsal mutabakat ve istikrarın sağlanmasıyla, Batı’dan gelen ve gelmesi muhtemel tehditleri savuşturabilir. Aksi halde süreç ilerledikçe, durum vahim bir hale bürünebilir.

Birlik ve beraberlik içerisinde süreci atlatmayı temenni ediyoruz. Memleketimizin, insanımızın başı sağ olsun.

(odaTV)